25 Aralık 2010 Cumartesi

Kaderimde var sanırım benim sekreterlik...

Şuana kadar en bana uymayan meslek ne deseler sekreterlik derdim. Ama ne hikmetse Anadolu Meslek Lisesinde Büro Yönetimi ve Sekreterlik okudum. Üniversitede kurtulurum belki dedim YÖK yüzünden yine kurtulamadım. MYO da devam ettim Sekreterliğe. Ama şuan DGS sayesinde İletişim Fakültesini okuyorum. Tam kurtuldum derken fakültemiz tarafından kurulan YAFA (yaratıcı fikir atölyesi) da sekreterlik görevi verildi.
Asla sekreterliği, kibar telaffuzu ile Yönetici Asistanlığını küçümsemiyorum 6 yılım okuyarak geçti benim o meslekte :) Ki yapılabilecek en zor mesleklerden biri aynı anda 10 işi birden yapıyorsun. O yüzden diyorum ya benim yapabileceğim en son meslek diye. Oysa alıştım o kadar staj a. Artık aynı anda sayamadığım kadar iş yapabiliyorum :)
Hatta bir ara hırs yapmıştım Hülya Avşar yüzünden toplumda oluşan sekreter bilincini yıkacağım diye. Ne salak saçma bir şeydir bu ya. Neden bir meslek, bir kişi, bir ülke, bir dil, bir din vb. şeyler hakkında genelleme yapılır ve bu yüzden de ön yargıda bulunur ki insanlar. Oysa Sekreter için yapılan suçlamalar, her meslek insanı için geçerlidir bence. Sadece bir tek Sekreter üst yönetimden kişilerle yakın olabiliyor ve bir çok gizli bilgiyi elinde tutmak zorunda kalıyor. Tüm bu riskler haliyle Sekreteri karalamaya yönelik malzeme yaratıyor. Sekreterlik mesleğinde birinci kural sır saklayabilmektir yani en zor görevdir :)
Ama artık İletişim Fakültesindeyim ve ben inanıyorum eğer bir insan bir şeyi çok istiyorsa ne istediğini bilmese bile rüzgar onu o yola sürüklüyor. Yeter ki sabır etsin (ne kadar nefret etsem de bu kelimeden)!!!

                                                                       Kendini sabırlı sanan ben...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder